Bir erkek kendisinden soğuyan bir kadını, bir kızı kendine çekmek, arayı açmamak için yedi ayn dut ağacından yedi ayrı yaprak alır. Herbirine kadının adını söyleyip üfürerek «vuslat ya kerim» der, sonra sağa, sola «hu» der.
Dut yapraklarını, üstüste birbirleriyle çakışacak biçimde koyar. Bu yapraklan, iğneye geçirilmiş yeşil ipek iplikle, her dikiş vuruşta kadının adını söylerek, yedi yerden diker. Dikilen yapraklar (kırılıp bükülmeden bir muşambaya üç kat sarılır, üstüne üç yüz altmış «ya Hay» söylenip »gene yeşil ipek iplikle bağlanır, dikiş vurulmaz. Bu muşamba, üç gün kadının damında, üç gün kapısının eşiği altında, üç gün de su aldığı çeşmenin kaynağına doğru gidilen uygun bir yerde bırakılır.
‘Muska çeşmenin yanından alınırken, kırk bir «ya Allah» denir. Sonra da, kızın geçtiği yolda bir ağacın ya kovuğuna, ya dalları arasına, ya da çalıların içinde, görünmeyen bir yere konur, orada bırakılır. Kadın, o yapraklar solmadan erkeğe karşı yumuşamaya, yakınlaşmağa başlar. Erkek, bu durum karşısuıda, üç gün kaama karşı biraz soğuk davranır, ondan sonra kadına yaklaşır. Üçüncü ‘buluşmada sevişme gereği vardır. Bu gerçekleşmezse, kadında soğuma, erkekten kaçma isteği uyanırmış.