Bir küçük alabalık tutulup erkekle kadının adları küçük bir kâğıda yazılarak ağzına sokulur. Balığın, ağzına sokulan kâğıdın yutabileceği büyüklükte olması, katlanması gerekir.
Balık suyun dışında çok bırakılmaz, ölmemesi gereklidir. Bu nedenle, iş elden geldiğince çabuk başarılır. Ağzına kâğıt konan balık bir süre bir kova ya da büyükçe bir tas suyun içinde saklanır. Bu sürede kırk bir «Ya Yunus» söylenip sağa, sola, erkekle kadının (bunların aralarına geçimsizlik girmiş karı-koca olmaları gereği vardır) evine doğru üfürülür, sonra balık dereye salıverilir. Bu iş ne kadına, ne erkeğe duyurulur. Balık suya salındıktan üç gün sonra, büyü yapılanların evi çevresinde iki kez, üç gün sonra iki kez daha dolaşılıp (geceleyin, kimse görmeden) Kur’andan orta uzunlukta bir sûre okunup eve doğru üflenir.
Bu dolaşma işi de bittikten sonra, balığın tutulduğu derenin kıyısına, balığın tutulduğu yere varılır, diz çökülerek üç «kulhuvallah», bir «elham» okunup karı-kocanın barışması için tanrıya yakarılır. Daha önce, kadının saçından gizlice alınmış üç tel saç bir ipek iplikle sımsıkı bağlanıp balığın salmdığı suya atılır, yedi «töVbe» çekilip eve dönülür. Bütün bu işler gizli yapılır. Yedi gün sonra, karı-koca arasındaki gerginliğin azalmaya başladığı görülünmüş.